Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) ve lâ ilâhe gayrük.
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ * وَ تَبَارَكَ اسْمُكَ وَ تَعَالَى جَدُّكَ * وَ جَلَّ ثَنَاؤُكَ * وَ لاَ اِلَهَ غَيْرُكَ
Uyarı: "ve celle senâük" kısmı, sadece cenaze namazında okunur.
“ALLAH'ım! Sen bütün eksikliklerden uzaksın, Seni daima överim; Senin ismin bereket kaynağıdır, Senin şanın ne yücedir. Seni övmek yücedir ve Senden başka gerçek ilah yoktur.”
Sübhânekellâhümme: “Allah'ım! Şu varlık içinde Sana şerik/ortak koşulabilecek hiçbir şey yoktur. Sen, zatında, sıfatlarında ve yaptığın işlerde teksin. Ne benim yaptığım işler, ne de kainatta meydana gelen olaylar, Senden başkasına verilemez, yani bunları Senden başkası yapamaz. İşte ben, böyle bir şirk (Sana ortak koşma) düşüncesine sırtımı dönüyor, Seni tespih ve takdis ediyorum (yani bütün mükemmel sıfatlara sahip ve bütün eksik ve kusurlardan uzak olduğunu söylüyorum.)” demektir.
Sübhânekellâhümme diyen kimse: “Allah'ı kullara ait bütün eksik sıfatlardan tenzih ediyorum, yani eksik sıfatlardan uzak olduğunu söylüyorum. Rabbimi O'na layık isim ve sıfatlarıyla tespih ediyorum, anıyorum.” demiş olur. Bu söylediğimiz ifadeler, aslında bir insan olarak bize eksikliğimizi ve zayıflığımızı hatırlatır. Çünkü Allah'ı tespih etme, “O'nu yaratılmışlara ait bütün eksikliklerden, hatalardan ve noksan sıfatlardan tenzih etmek” anlamı taşır. Aynı zamanda her canlı Allah'ı tespih eder; yani O'nu hatırlar, anar, hal dilleriyle O'nu yüceltir: “Yedi kat gök, dünya ve onların içinde olan herkes Allah'ı takdis ve tenzih eder. Hatta hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tenzih etmesin. Ne var ki siz onların bu tenzih ve takdislerini iyi anlayamazsınız.” (İsra, 17/44)
ve bihamdik : “Hamd (medhetme, övme) yalnızca Sana mahsus.” anlamına gelir. Allah'ım! Ben Seni bir taraftan tespih ederken, aynı zamanda hamdle teşekkürlerimi de daima sadece Sana arz ederim.
Ve tebareke'smük : “Senin ismin bereket kaynağıdır. Benim gibi aciz ve günahkar kullarına, o engin hazinenden bir şeyler versen ne çıkar! Zira Sen, Seni inkar edip, şirk koşanlara bile nice nimetler bahşediyorsun. Ben de bütün günah ve hatalarıma rağmen, Sana yönelerek, Senin bereket kaynağı mübarek ismine sığınıyor ve huzurunda inim inim inliyorum.” demektir.
Ve teala ceddük : “Senin şanın yücedir. Nitekim Sultana sultanlık, fakir, kimsesiz dilenciye de dilencilik yaraşır. Ben çok düşüp kalkmış olabilirim, ancak şimdi iki büklüm olup kapına geldim; zira Senden başka gidecek kapı ve kimse yoktur ve bu düşünceyle; evet günah bana yaraşmaz doğru; fakat af da Senin adetindir.” manası vardır.
Ve la ilahe ğayruk : “Senden başka gerçek ilah yoktur.” Evet ilah diye uydurulan veya kendisinin ilah olduğunu söyleyen bir sürü sahtekarlar vardır, ama tek ve gerçek ilah Sensin. Öyleyse Ey Rabbim! Ben, Senden başkasına nasıl dönebilirim ki.
Sübhaneke'den sonra, Euzu Besmele okunur.
Prof.Dr. Davut AYDÜZ – Namazı Anlayarak Kılmak - http://www.davutayduz.com/